Nisan 28, 2024

PoderyGloria

Podery Gloria'da Türkiye'den ve dünyadan siyaset, iş dünyası

Hindistan-Türkiye ilişkileri: Top Erdoğan’ın sahasında

Hindistan-Türkiye ilişkileri: Top Erdoğan’ın sahasında

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünya düzeni ve İslam dünyasının kargaşa içinde olduğu bir dönemde, başta rekabet halindeki milliyetçilikler olmak üzere, bir değişim ihtiyacının kilit aktörleri olarak koşullar nedeniyle üçüncü kez yeniden seçildi. algı. Türkiye seçimleri, gelişmekte olan dünya düzenini etkileyen ana itici güçlerden biri olmamıştır, ancak Hindistan ve dünyanın geri kalanı, özellikle İslam dünyası için izlenmesi gereken önemli bir olaydır.

Çalkantılı ikinci döneminde Erdoğan, bölgede hakim olan baskın Arap versiyonuna karşı rönesansın sınırlarına varan radikal bir İslam’ı desteklemeye başladı. Erdoğan İslami muhafazakarlık ile Kemalist laiklik arasındaki dengeyi değiştirdi. Osmanlı İmparatorluğu’nun hatıralarını canlandırmaya çalışırken ve kendisini İslam dünyasının lideri olarak projelendirmeye başlayınca, temel İslami ilkeleri yönetime dahil eden Arapların ve diğer seçmenlerin ayaklarına basmaya başladı. Ancak Suudi Arabistan, İslam dünyasındaki hakim konumunu terk edecek durumda değil.

Ayrıca Oku | Otokratların oyun kitabı başarıyı garanti etmez

Bundan önce, ilk başbakan olduğu 2003 yılından bu yana, Erdoğan yavaş yavaş Batı etkisi ve yaşam tarzı dediği şeyi fiilen ima eden milliyetçi bir anlatı geliştirmeye başladı. Ancak bu süreç yavaş ilerledi ve ülkenin ‘Avrupalı’ ve laik imajını bozmamak için açıkça yapılmadı. Zayıf ve kopuk bir muhalefet, modern Türkiye’nin kurucusu Kemal Paşa’nın ortaya koyduğu temel ilkelerle karşı karşıya kaldı, ancak Erdoğan’ın siyasi stratejisi veya anayasasıyla boy ölçüşemedi. Kendisine yönelik 2016 darbe girişimi, Erdoğan için bir şok ve büyük ve maliyetli bir ders oldu. Ama Erdoğan örneğinde olduğu gibi öldürmemek insanı güçlendirir.

Türkiye, Hindistan’ın Nükleer Tedarikçiler Grubu’na (NSG) girmesine karşı çıkan birkaç ülkeden biriydi. Erdoğan yönetiminde, özellikle 2019’da 370. Maddenin yürürlükten kaldırılmasının ardından, Keşmir konusunda güçlü bir Hindistan karşıtı duruş sergiledi. Türkiye, İslamabad’ın yanında yer almaktan pek fayda sağlamasa da, Erdoğan’ın bir İslam devleti yaratma planına yardımcı oluyor. Ankara’nın, Pakistan’ın Çin’e daha fazla ekonomik ve stratejik alan bırakması konusunda çekinceleri var. Türkiye’nin Afganistan, İran ve Orta Asya’yı izlemek için Pakistan’da bir üsse ihtiyacı var. Hindistan, Yunanistan, Kıbrıs ve Ermenistan’daki insan hakları ihlalleriyle ilgili endişelerini Türkiye’ye dile getirdi. Hindistan, Ankara’ya savunma ihracatını iptal etmenin yanı sıra, bir Türk savunma firmasıyla yaptığı 2 milyar dolarlık deniz sözleşmesini de iptal etti.

Bu diplomatik tepkiler sonucunda Erdoğan’ın Keşmir konusundaki tutumunu yumuşattığı ve Hindistan ile Pakistan’ın sorunu ikili olarak çözmesini umduğunu ifade ettiği görülüyor. Erdoğan, Ankara’nın Hindistan ile ilişkilerinde rota düzeltmesi gerektiğinin farkında görünüyor. Ciddi bir ekonomik krizle karşı karşıya olan Türkiye, şu anda Hindistan’ın başkanlığını yaptığı ŞİÖ’ye tam üye olmak istiyor.

Özbekistan’daki ŞİÖ zirvesinin oturum aralarında, Başbakan Narendra Modi, Türkiye’nin talebi üzerine Erdoğan’la bir araya gelerek iki dışişleri ofisi arasında daha fazla etkileşimin önünü açtı. Türkiye’deki yıkıcı deprem sırasında Yeni Delhi’nin ‘Dost Operasyonu’ kapsamında gönderdiği cömert yardım, bağların daha da çözülmesine yardımcı oldu.

Hintli işletmeler için Türkiye, Avrupa ve Afrika’ya uygun bir geçiş kapısı sağlıyor. Türkiye’nin de üyesi olduğu AB Gümrük Birliği, bu ülkelerden gelen mallara gümrük vergilerini uyumlaştırarak AB şirketlerinin AB dışındaki şirketlerle ticaret yapmasını kolaylaştırıyor. Ticaretteki gelişmeler dikkate alındığında, iki ülkenin bir ticaret anlaşması yoluyla ikili ticaretin kurumsallaştırılmasına yönelik müzakerelere başlaması ihtiyatlı olacaktır.

Her iki başkentte de, kendi stratejik konumları, kültürel bağları ve tarihi geçmişleri göz önüne alındığında, zaman zaman rahatsız edici unsurlara aldırmadan, iki ülkenin dünya sahnesinde birlikte çalışması gerektiğine dair bir farkındalık var.