Nisan 18, 2024

PoderyGloria

Podery Gloria'da Türkiye'den ve dünyadan siyaset, iş dünyası

Küresel gerçek: “büyük sıfırlama” mı yoksa yeniden kalibrasyon mu?

Özellikle son iki yılda, “büyük bir sıfırlama” kavramı uluslararası gündemde yer aldı.

Bir yandan kavram, dünyanın sonunun kabulü veya algılanması olarak tanımlanıyor. Öte yandan, bazıları bunu “kapitalist yeniden yapılanma” ya da günlük yaşamdan küresel ticarete uzanan alanlar da dahil olmak üzere dünyanın revizyonu ve yeniden yapılanması olarak tanımlıyor.

Büyük Sıfırlamayı dünyanın sonuna giden bir yol olarak görenlere göre, bizi “dijital köle” haline getirmeyi amaçlayan korkutucu süreçten küresel yatırımcılar, mega şirketler veya uluslararası fikir liderleri sorumludur.

Koronavirüs salgını, ölümcül hastalığın uluslararası şirketlerin ve iş ağlarının insanlığı kölesi yapmak için bir laboratuvarda üretildiğini iddia ederken, onların argümanlarını, teorilerini ve senaryolarını da destekliyor.

Ayrıca, milyonlarca insan kendilerine “yeni tasarlanmış bir yaşam tarzı” dayatıldığına inanırken, çoğu fikir lideri bunun sadece bir komplo teorisi olduğuna inanıyor.

Tüm bu kaotik tartışmaların ortasında, Dünya medeniyet öncesi bir durumla karşı karşıya kalacağı için, Büyük Sıfırlamayı dünyanın enerjisinin veya finansal sisteminin tam bir çöküşü olarak yorumlayanlar da var.

Bazı dünya fikir liderleri, kavramın küresel iklimi, çevresel dengeyi ve sürdürülebilir kalkınma koşullarını destekleyeceğine, gelir eşitsizliğini ve ırk ve cinsiyet ayrımcılığını ortadan kaldıracağına inanıyor. Bu nedenle, bir bilim insanının bu tür kavramları tartışırken temel konulara odaklanması gerektiğini savunurlar.

Öyle olsa bile, aynı liderler dünyanın şu anda pandemiyle savaşarak bir “hakikat testi” ile karşı karşıya olduğunu söylüyorlar.

Aşılar açısından, dünya çapında çok büyük çifte standart vardır. Örneğin Afrika’da aşıların adaletsiz dağıtımı, aşıların olmamasına neden oldu.

Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, Rusya veya Çin, geçen yıl “insani diplomasi” konusunda yapıcı bir tavır alamadı veya harekete geçemedi.

Bu nedenle öncü ülkelerin çözüm odaklı çabalarının olmadığı söylenebilir. Burada, büyük sıfırlama destekleyici argümanlar bulur.

Öyleyse, şimdi daha yaşanabilir bir dünyaya yeniden yön vermeye ve kaynakları ayırıp yok eden ve sürdürülebilir barışı ve insan haklarını değersizleştiren bencillikten uzaklaşmaya odaklanmanın tam zamanı.

Rekabette işbirliği

Brexit kararı hem İngiltere hem de AB için kısa ve orta vadede maliyetli bir adımdır. Bu yüzyılın zor manşetlerinden sadece biri.

Çağımız, küresel ekonomik ve siyasi gücün merkezlerinin yeniden yapılandırıldığı ve bölgeler ve ülkeler arasındaki siyasi ekonomik ilişkilerin daha karmaşık ve çok katmanlı bir diplomatik ağla uyumlu hale getirildiği bir dönemi işaret ediyor.

Bugün hiçbir ülke bir güç merkezi değildir ve kaba tavırlar veya güç kullanımı ve tehditler kimsenin sorunları çözmesine yardımcı olmuyor.

Türkiye ise girişimci ve insani diplomasi yoluyla teknoloji, dijitalleşme, piyasa ekonomisi, ticaret ve yatırım alanlarına odaklanıyor. Ülke, küresel rekabet için zorlu koşullara rağmen bunu yapıyor. Paha biçilmez bölgesel ve küresel işbirliği fırsatları sunar.

Türkiye, siyasi ve insani sorunlara çözüm bulma becerisiyle kendisini yapıcı ve kapsamlı bir gelecek kapısı olarak görüyor. Güvenli bir tedarikçi olarak rolünü korur.

Tüm ülkelerin farklı analizlere ve çoklu bakış açılarına ihtiyacı vardır. Ultrason dijitalleştirme ve üretim dönüşümü, ülkelerin işgücü piyasasını ve mallar ile finansal piyasalar arasındaki ilişkileri yeniden yapılandırmasını gerektiriyor.

Dünya için daha adil ve daha kapsayıcı bir sistem inşa etmek, “işbirliği için fırsatlar” yaratmayı gerektirir.

Bu bağlamda Türkiye, küresel ölçekte en etkili çözümleri ve eşitlik odaklı fikirleri sunabilecek en iyi ülkelerden biridir.

Dünyanın ekonomik ve politik sistemindeki tüm aktörler, Türkiye’nin dinamizmini, üretken yeteneklerini, girişimciliğini, motivasyon becerilerini ve insani değerlere dayalı sosyal ve kültürel erdemleri kullanan bir ekosistem oluşturmaya odaklanmalıdır.

Türkiye’nin Ulusal Teknoloji Gündemi ve Ulusal Uzay Programı fırsatlar sunmak için buradalar. Küresel engellerin büyümeye devam ettiği bir dönemde yaşadığımızdan, kalıcı barış ve başarıya ulaşmanın anahtarı olan kapsayıcı küresel kalkınmayı teşvik etmek için bu fırsatları kaçırmamak gerekir.

Aksi takdirde dünyayı yaşanmaz hale getirecek yeni bir geleceğin “mimarları” bundan pişmanlık duyacaktır.