Kasım 5, 2024

PoderyGloria

Podery Gloria'da Türkiye'den ve dünyadan siyaset, iş dünyası

WoolfWomen: Now or Never film eleştirisi – Çılgın bir kadın kayak takımı Türkiye’ye gidiyor | filmler

WoolfWomen: Now or Never film eleştirisi – Çılgın bir kadın kayak takımı Türkiye’ye gidiyor | filmler

TNeşeli, kısa ve öz belgesel, tamamı kadınlardan oluşan yokuş aşağı kaykaycılardan oluşan bir ekibin Türkiye’nin kuzeyine yaptıkları yolculuğu konu alıyor. Risk almaktan korkanlar için bu spor, beton üzerinde snowboard yapmak gibi intihara varacak derecede tehlikeli görünüyor: Longboardcular dik yolları saatte 140 kilometreye varan hızlarla aşıp arabaları toz içinde bırakıyor. Uzuvlarda şekil bozukluğu riski, filmin beş dakikasında kaykaycı Jennifer Shorty’nin bir çakıl parçasına çarpıp kaykayından düşüp barikata çarpmasıyla netleşiyor. Bacağındaki kırık kemiğin röntgeni bu sene şu ana kadar sinemada gördüğüm en korkunç şeydi.

Üç ameliyattan sonra Shawarte, kaykaya geri dönme kararlılığında sabırsızlaştı, hatta belki de pervasızlaştı. Dört kayak arkadaşıyla birlikte karavanıyla Türkiye’nin kuzeyindeki dağlara bir gezi planlıyor. Birlikte WoolfWomen grubunu oluştururlar. (Hayal kırıklığı yaratan bir şekilde, Virginia’nın onuruna isimlendirilmemişler; fazladan “o”, takılıp kalmış bir yazım hatası gibi görünüyor.) Kaykay hakkında basit bir belgesel değil; Sporun tarihi, tarihi veya bu grubun kaykay kültüründeki yeri hakkında pek bir şey öğrenmiyoruz. Bunun yerine film bir kabilenin hikayesini anlatıyor: Özgürce seyahat eden, Bulgaristan’da çıplak yüzen ve kamp ateşi etrafında oturan muhteşem kadınlar. Shawarty filmde rol alıyor ve Marcella De Angelis’le birlikte yönetmenliğini üstleniyor.

Bazı noktalarda daha ilginç bir filme dair işaretler var. Shawarti’nin karizması ve hatta belki de kibiriyle büyük bir kişilik olduğu açık. Sıra Türkiye’de kayak yapmaya geldiğinde grubun geri kalanı onun yeterince iyileştiğine inanmıyor. İçlerinden biri öfkeyle şöyle diyor: “Sen vücuduna önem vermiyorsun ama biz önemsiyoruz.” Daha keskin, daha soyut bir film buna daha çok odaklanabilirdi. Dürüst olmak gerekirse Wolfe’un Kadınları’nın çoğu, başka birinin tatilinde duvardaki sineği izlemek gibi bir his veriyor.