Kasım 22, 2024

PoderyGloria

Podery Gloria'da Türkiye'den ve dünyadan siyaset, iş dünyası

Türkiye ve Çin ekonomik ilişkileri ideolojinin önüne koydu

Türkiye ve Çin ekonomik ilişkileri ideolojinin önüne koydu

Türkiye ve Çin ekonomik ilişkileri ideolojinin önüne koydu

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (sağda) Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’yi 25 Mart 2021’de Ankara’daki ofisinde kabul etti (Türkiye Cumhurbaşkanlığı Bülteni AFP aracılığıyla)

Ünlü Amerikalı diplomat Anthony Blinken, Başkan Joe Biden’in Japonya ve Güney Kore’ye göreve başlamasından bu yana ilk dış ziyaretini yapmayı tercih ettikten bir hafta sonra, Çin Dışişleri Bakanı Orta Doğu’da altı ülkeyi gezmeye başladı.
Pekin’in bölgedeki etki alanını genişletmeyi amaçlayan Wang Yi’nin gezisi, 30 Mart’ta Pekin’e dönmeden önce Suudi Arabistan, Türkiye, İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Umman’ı kapsayacaktı.
Amerika’nın bölgedeki daralan pozisyonunun, tüm Amerikan boşluğunu dolduramamış olsa bile, Çin’e Orta Doğu ülkeleri ile ilişkilerini çeşitli yönlerden güçlendirme fırsatı yarattığını söylemeye gerek yok. Çin, kısa vadede Amerika’nın askeri süper gücünün yerini alabilecek bir güç olarak görülmeyebilir, ancak bölge devletlerinin güvenlik ve ekonomik alanlarında artan rolüne dikkat etmek önemlidir.
Pekin, hem Türkiye’ye hem de Körfez ülkelerine bölgedeki tek ağır siklet olarak ABD’ye olan bağımlılıklarını azaltma ve onunla çok yönlü bir ilişki geliştirme fırsatı sunuyor.
Wang’ın her ülke için dosyası önemli konuları içeriyor ve bu yıl iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının ellinci yıldönümü olduğu için Türkiye için özel olarak odaklanılması gerekiyor. Wang, iki günlük Ankara ziyaretinde Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşolu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştü. Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre ikili, bölgesel ve uluslararası konular gündemde.
Çin’in hızla büyüyen ekonomisiyle küresel sistemdeki yükselişi, Türk politika yapıcıların dikkatini çekiyor. Türkiye ile Çin arasındaki ilişkiler zaman zaman alçalma dönemlerine tanık olsa da, son yıllarda ilişkileri karşılıklı çıkar temelinde bir büyüme sürecine girmiştir. Artan bir ticaret ve hızlanan hükümetler arası diyalog vardı.
Ankara’nın Batı ile ilişkilerinde gerilimler yaşadığı ve Türkiye ekonomisinin ciddi şekilde acı çektiği bir dönemde, Çin ile ilişkilerini güçlendirmek önemli bir seçenek gibi görünüyor. Blinken geçtiğimiz günlerde Biden yönetiminin müttefiklerinin ABD ve Çin arasında seçim yapmasını istemeyeceğini belirtmesine rağmen, ikincisinin şu anda bölgedeki ABD müttefikleri için gümüş tepside çekici seçenekler getirdiği görülüyor.

İlişkileri zaman zaman alçalmış ve akmış olsa da, son yıllarda karşılıklı yarar sağlayan bir büyüme dönemine girmişlerdir.

Sinem Cengiz

Türkiye’nin Çin eğilimindeki en önemli faktörlerden biri, Çin’in başkalarının içişlerine karışmama politikasıdır. Ankara’nın Batı’yı derinden ilgilendiği bir alan. Erdoğan, 2017 yılının sonlarında Türkiye’nin Pekin ile daha yakın ilişkiler geliştirmeye olan ilgisini göstermek için, önde gelen danışmanlarından biri olan eski bir AKP milletvekili ve deneyimli bir işadamı olan Abdülkadir Emin Önin’i ülkenin Çin başkentindeki büyükelçisi olarak atadı.
Ankara için Çin, uluslararası sistemde önemli bir oyuncu, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi ve Türkiye’nin ekonomik ve teknolojik boşluklarını aşmasına yardımcı olabilecek büyük bir ticari güç. Çin açısından ise Türkiye’nin Avrupa ile Asya arasındaki stratejik coğrafi konumu ve Orta Doğu’daki konumu, Çin’e Türkiye-Çin ilişkilerine yeni bir dinamik getiren Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) çerçevesinde stratejik bir konum kazandırıyor.
2015 yılında Ankara, Kafkasya ve Orta Asya’yı kapsayan Kuşak ve Yol Girişimi’nin “orta koridoru” için başlangıç ​​noktası olarak kendisini önerdi ve bir Mutabakat Muhtırası imzalandı. Bu anlaşma doğrultusunda 2017 yılında Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesini tamamlayan Türkiye, bu güzergah üzerinden Çin’e ilk ihracat treni geçtiğimiz Aralık ayında İstanbul’dan ayrıldı ve aynı ayda orta Çin’deki Xi’an şehrine ulaştı. .
Ankara’nın Pekin’e yaklaşımı, herhangi bir ideolojik seçim değil, çoğunlukla ekonomik kaygılar tarafından yönlendirilen pragmatizm ve akılcılığa dayanıyor. Çin ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi 2020 itibariyle 24 milyar dolar civarında ve Pekin, Ankara’nın en büyük ikinci ticaret ortağı oluyor.
Ancak Türkiye-Çin ilişkileri ekonomik boyutun ötesine geçerek güvenlik ve siyasi boyut da içeriyordu. Her iki ülke de aralarındaki ekonomik ve politik ilişkiyi baltalamamak için Uygur meselesi gibi çetrefilli alanlardan kaçınıyor. Özellikle Ankara, Uygur meselesine ilişkin Pekin’e yönelik sert söylemini yumuşattı. Sürgündeki en büyük aktif grup olan Dünya Uygur Kongresi, Türkiye’de 45.000 Uygur mülteci olduğunu tahmin ediyor ve bu da onu en büyük diaspora topluluklarından biri yapıyor.
Suriye savaşı, iki ülkenin ilgi duyduğu bir diğer alan. Erdoğan, Temmuz 2019’da Çin’e yaptığı son ziyaretinde, Türkiye’nin Çin ile ilişkilerinde bir kesinti olmasına izin vermeyeceğini vurgulayarak, siyasi karşılıklı güveni derinleştirmeye ve Pekin ile güvenlik işbirliğini artırmaya hazır olduğunu vurguladı. Geçmişte Erdoğan, Türkiye’nin Çin, Rusya ve Orta Asya’daki dört ülkeden oluşan bölgesel bir güvenlik organı olan Şangay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) katılabileceğini öne sürdü.
Batılı başkentler, Ankara’nın NATO üyeliğini belirtmek zorunda kalan Erdoğan’ın açıklamalarına şaşırdı. Yine de, Türkiye’nin bölgedeki Amerikan etkisinin azaldığı ve Türkiye ile Birleşik Devletler arasındaki güvensizliğin yaşandığı bir dönemde uluslararası arenada ilişkilerini genişletme ve ortaklarını çeşitlendirme kabiliyetine sahip olduğunu göstererek payını yükseltmek niyetinde olduğu oldukça açıktır. Arap Emirlikleri. Batı derinleşiyor. Pek çok konudaki ideolojik farklılıklara rağmen, hem Ankara hem de Pekin, ilişkilerinin ön saflarında karşılıklı ekonomik çıkarları sürdürüyorlar.

READ  İngiltere enflasyonu on yılın en yüksek seviyesine ulaşacak mı?

Sinim Cengiz, Türkiye’nin Orta Doğu ile ilişkilerinde uzmanlaşmış bir Türk siyasi analisttir. Twitter: SinemCngz

Feragatname: Bu bölümde yazarlar tarafından ifade edilen görüşler kendilerine aittir ve Arab News’in görüşlerini yansıtmayabilir.