Cannes Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanan Merve Dizdar, cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci turunun yapıldığı gün Türkiye’ye döndü ve burada hem kendinden geçmiş hayranlarla hem de sert eleştirilerle karşılaştı. Ödülünü alırken Türkiye’de kadınların mücadelesine ilişkin duygu yüklü konuşması, ülkenin aşırı kutuplaşmasına dikkat çekti. Fransız yönetmen Justine Tritt, Cannes Film Festivali’nde 20 filmi geride bırakarak Altın Palmiye’yi kazanan üçüncü kadın yönetmen oldu. Treatt, kazanan üçüncü kadın olmayı sürpriz olarak nitelendirdi ve kararın gelecek için cesaret verici olduğunu söyledi.
vurgulandığı gibi geliştirici söylemiCannes Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanan Merve Dizdar, bölünmüş bir siyasi ortamda Pazar günü Türkiye’ye döndü. Dönüşünde alkışlarla ve eleştirilerle karşılaşan Dizdar, ülkedeki ciddi kutuplaşmaya dikkat çekti. Cannes’da ödülünü alırken Türkiye’deki kadın mücadelesine dair duygulu bir konuşma yapan Dizdar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu arasında yapılacak cumhurbaşkanlığı ikinci turda oyunu kullanmak için tam zamanında İstanbul’a geldi.
Cannes Film Festivali, eğlence sektörünün en prestijli etkinliklerinden biridir ve orada ödül kazanmak büyük bir başarıdır. Ancak Dizdar’ın Türkiye’ye dönmesi herkesin onun başarısını desteklemediğini gösteriyor. Türkiye siyasi bir çalkantı yaşıyor ve ülke, Erdoğan’ın destekçileri ve muhalifleri arasında derinden bölünmüş durumda.
Dizdar, Cannes’da yaptığı konuşmada Türkiye’de kadınların karşılaştığı zorluklardan ve daha fazla eşitlik ihtiyacından bahsetti. Sözleri birçok insanda yankı uyandırdı ama aynı zamanda onun ülkenin liderliğini eleştirdiğini düşünen bazılarını da kızdırdı.
Bu arada Fransız yönetmen Justine Triet, Cannes’da Altın Palmiye kazanan üçüncü kadın yönetmen olarak tarihe geçti. Triet, birincilik ödülü için çekişmede diğer 20 filmi geride bıraktı ve bir “sürpriz” kazanan üçüncü kadın olduğunu açıkladı. Triet’in zaferi, tanınma ve fırsat eşitliği elde etmek için uzun süredir mücadele eden film endüstrisindeki kadınlar için bir dönüm noktası.
Eğlence sektörü, kültürümüzün hayati bir parçasıdır ve Cannes Film Festivali gibi etkinlikler, dünya çapında üretilen en iyi eserlerin sergilenmesine yardımcı olur. Bununla birlikte, eğlence endüstrisinin toplumumuzu etkileyen politik ve sosyal sorunlardan muaf olmadığını hatırlamak önemlidir. Dizdar’ın Türkiye’ye dönüşünün de gösterdiği gibi, en yetenekli ve başarılı kişiler bile fikirleri nedeniyle muhalefet ve eleştiriyle karşılaşabiliyor.
Özetlemek gerekirse, Cannes Film Festivali en iyi filmlerin kutlanmasının yanı sıra toplumumuzun karşı karşıya olduğu zorluklar üzerine düşünmek için de bir fırsattır. Dizdar ve Triet gibi kadınların başarısı, ilerlemenin mümkün olduğunu, ancak daha gidilecek çok yol olduğunu gösteriyor. Eğlence endüstrisinde en iyi işlerin tadını çıkarmaya devam ederken, herkes için daha adil ve eşitlikçi bir dünya yaratmak için de çalışmalıyız.
“Yayıncı. Sertifikalı analist. Sorun çıkaran. Serbest çalışan alkol yayıncısı. Kahve fanatiği.”
More Stories
Frankofon Film Festivali Mart ayında sinemaseverleri ağırlıyor
RSIFF Suudi seslerini, Vatikan’ı, Türk televizyonunu ve “Zorro”yu öne çıkarıyor
Guy Ritchie’nin Henry Cavill’li yeni filmi Türkiye’de çekilecek